Vahdettin ve Atatürk
Zaman zaman Osmanlı padişahlarından Vahdettin çok eleştiri aldı. Kendisi vatan hainiymiş ve Atatürk’ü aslında Milli Dava için Anadolu’ya göndermiştir diye bir çok cümleler duyulmuştur. Perde arkasına bir bakalım.
1919 yılında Vahdettin en iyi paşası olan Mustafa Kemal’ı Anadolu’ya gönderdi. Buraya kadar herşey doğru, farkat gerisi bu. Nedeni ise Osmanlı’lara ve İngilizlere karşı gelen Anadolulu’ları bastırmak idi. Atatürk ise isyan edenlere geçip Türk İstiklal Savaşı’nı başlattı. Vahdettin bunu kabul etmeyip Atatürk’e ölüm emri çıkardı. Böylece Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda sadece yabancıları değil Vahdettin’in yandaşlarını da yenmek zorunda kaldı. Vahdettin daha sonra İngiliz baskısından dolayı ölüm fermanı çıkardığını açıkladı.
Neden İngiliz baskısı diye sorarsanız, tarihin gerçekleri şöyle. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmiştir (1918) ve İngilizler İstanbul’u işgal etmiştir. İstanbul’da ikamet eden Vahdettin Mondros Antlaşması’na imza atarak Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesine izin vermiştir. Buraya kadar birşey tartışılmaz. Tabi daha sonra buna mecbur olduğunu ve İngiliz zoruyla imzaladığını açıklamıştır Vahdettin ama bunu ıspatlamak o kadar kolay değildir. Vahdettin daha sonra Sevr Antlaşması’nı imzalayarak kendi saltanatını kurtarınca Anadolu’da ayaklanmalar başlamıştır. Çünkü bu Sevr antlaşmasına göre Yunanlar İzmir ve Ege bölge, İtalyanlar Antalya ve Akdeniz bölge, Fransızlar Maraş ve Güneydoğu bölge, Ermeniler Ağrı ve Doğu bölge, Kürtler Tunceli ve İç Anadolu, İngilizler Kerkük ve İstanbul’u işgal etmişlerdir. İşte burada, İngilizlerin İstanbul işgalında, Atatürk meşhur “Geldikleri gibi giderler” cümleyi kullanmıştır.
Vahdettin bu aralar kendi saltanatını kurtarmak için uğraşıyordu ve o nedenle Birinci Dünya Savaşı’nda tek yenilmeyen paşası olan Mustafa Kemal’ı Anadolu’ya gönderdi. Fakat özellikle Çanakkale Savaşı’ndaki önderliğiyle tanılan Atatürk onları bastıracağına onlara katıldı. Osmanlı padişahı ile arası öylece iyice bozuldu. Atatürk Anadolu’daki direnişçileri ve efeleri birleştirip daha önce de belirttiğim gibi Milli Mücadele’yi başlatmıştır. Bazı şehirler kendileri tek başlarına yabancıları yenmiştir: Kahraman Maraş, Şanlı Urfa ve Gazi Antep. Diğerleri Atatürk’le kurtulmuştur ve böylece işgal güçleri Sevr Antlaşması yerine Lozan Antlaşması’nı katlanmak zorunda kalmışlardır.
Tabi bu sorular daha var: Vahdettin niye Atatürk’ü gönderdi Anadolu’ya, başka paşa yok muydu? Onun taraf değiştireceğini biliyor muydu? Ama madem biliyordu, o zaman neden ölüm emri çıkardı?
Şimdi bazı gruplar bu soralara bir cevap üretmişler, fakat verdikleri cevap aslında bir iddiadır: “Vahdettin Atatürk’ün ayaklanacağını bildiği için onu seçip Anadolu’ya gönderdi”. Bunu genelde Nurcular söyler, çok duydum o çevrelerden. Bu aslında bir tepkidir, Atatürk’ten sonra gelen bir çok tarihçi Vahdettin’i, ve onunla beraber Osmanlıları, vatan haini ilan etmiştir. İşte o üstteki iddia buna karşı bir tepkidir ve aynı zamanda anti-Atatürk/pro-Osmanlı görüşüdür. Bu aslında çok yanlıştır ki bir insan hem pro-Atatürk, hem pro-Osmanlı olabilir. Bu gayet doğal birşeydir aslında.
Şimdi benim gözümde Vahdettin vatan haini değildir ki bu tarihçilere kalmış birşey değildir zaten. Vahdettin ‘Live to fight another day’ düşüncesiyle siyaset yapmaya çalışan biriydi, buna karşı Atatürk ‘Ya istaklal, ya ölüm’ sözleriyle ideoloji, yöntem ve düşüncesini zaten çok net bir şekilde belli etmiştir. Sonunda Atatürk başarılı çıktı ve Vahdettin başarısız oldu fakat bu Vahdettin’i vatan haini yapmaz. Yapsa yapsa en fazla beceriksiz korkak devlet adamı yapar ama bunu da herkes kabul edemiyor.
Armand Sağ
27 mayıs 2009
© Armand Sağ 2009
|