Armand Sağ
Link
 

 

Yemekteyiz
   
 

Yemekteyiz

Yaklaşık iki sene önce yazdığım “Dizi Kültürü” makalemi kağıda dökerken Türkiye’deki bazı televizyon ve dizilerden dolayı ümitsizliğe kapılmıştım. Peki şimdi daha farklı mı düşünüyorum? Bu kolay bir soru deseniz bile, benim için öyle görünmüyor.

Dizi kültürü değişti mi Türkiye’de? Evet, bana sorarsanız 2007’de yazdığım yazıya göre bazı cinsel ilişkilere vurgu yapan diziler kalktı. Fakat Türkiye devleti veya RTÜK sayesinden ziyade halkın bu dizileri izlemeyip düşük raytingler verdiği için gerçekleştiğini çok net bir şekilde görebiliyoruz.

“Bin bir gece” dizisinde bile sonunda para teklif edip bir gece beraber olduğu hanımla sonunda evlenip “namusu kurtaran” adam ile tanıştık. Böylece biraz olsun memnun kaldı bazı izleyiciler ki, bu dizi bugünümüze kadar devam etmekte. İlk sezondaki cinsel ilişki vurgusu bitti diyebiliriz.

Şimdi “Var mısın, yok musun” gibi yarışma proğramlarla bir gelişmeler görebilenlerdenim. Neden diye sorarsanız: Hollanda’daki bu aynı yarışma proğramıyla mukayese ederek bu sonuçlara vardım.
Hollanda’daki “Var mısın, yok musun” formatı yarışmacılar arasında bir soğukluk, rekabetçilik ve gerginlik görmek mümkünken Türkiye’de yarışmalar kendilerini bir aile olarak nitelendiriyor. Bir tanesi para kazanınca hepsi dans edip seviniyorlar, başka bir yarışması kaybedince hepsi hüngür hüngür ağlıyorlar. Bu yüzden Türkiye’de “Var mısın, yok musun” en az 2,5 fakat çoğu zamanlar 3 saat süren bir yarışma proğramı olmuştur. Hollanda’da ise bu aynı proğram 20-25 dakika ile bitiyor.

Bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak pozitif bir yorum yapmak mümkün demek geliyor içimden, fakat tam o noktada bu yeni “Yemekteyiz” proğramı aklıma geliyor. Ne acayip bir proğrammış bu? Yemek mi yapılıyor, kavga mı ediliyor, hiç belli değil. İnsanın aklına ATV’teki eski “Ünlüler Çiftliği” kavga proğramı geliyor.

“Yemekteyiz”in formatına bakarsak Türk kültürünü en iyi şekilde temsil etmesi gereken bir proğram olduğunu görebiliyoruz. Türklerin misafirperverliği, cana yakınlığı, yemek alışkanlıklar ve herşeyi, özellikle mutlu anlarını, paylaşma örf adetlerini çok güzel bir şekilde tanıtmak için bir fırsat. Fakat tam aksisi gerçekleşmiş bu proğramda. Birbirlerine bağıran, yemekleri ret edip yemeyenler, hakaret ve küfür edenler ile bol olan bu proğram nedir, ben pek anlayamadım. Derinlere girip ayrıntılara bakarsak, katılanların hepsi İstanbul sosyete sınıflarından. Hatta hepsi Türk kültüründen uzaklaşmış Batı Avrupa kültürüne özenmiş vatandaşlarımız, bunda bir sakınca görmüyorum ki sonuçta bu herkesin kendi seçeneğidir fakat bir aralar bale dansı yaptığı için kendisini imparatoriçe sanan 80 yaşındaki kadınlar tipik Türk kültürünü temsil ettiklerini sanmasınlar. Hatta bu “ben üstünüm” düşünceyle başka vatandaşları aşağalaması ise hiç hoş olmadığı gibi resmen terbiyesizlik ve Türk kültürüne aykırı, buradan kendisine duyurulur.

Bu hafta ilk defa “Yemekteyiz” proğramı sırf İstanbul’un üst sosyete sınıflarından katılımcı davet etmedi ve direk bir gelişme görüldü. Adanalı yarışmacılar ne kadar çok isteseler de İstanbullu yarışmacıları kadar kaba, kavgacı ve agresif olamıyorlar çünkü sonunda ev sahibi olarak misafirlerini mutlu etme duygusu daha ağır basıyor. İşte bu beni mutlu edebiliyor, özellikle Hollanda’daki “Yemekteyiz” proğramına bakarsam, oradaki cana yakınlığı aslında Türkiye’de görmeyi bekliyordum ama demek globalleşme sandığımdan daha etkinmiş. Hollanda’da on üzerinden ortalama 9,5 verilirken, Türkiye’de on üzerinden 4 verirlerse çok iyi, üstüne hakaret ve küfür yemezsen iyi yani. Yemeği yarıda bırakıp masadan kalkanlar çok var Türkiye’de, Hollanda’da ise bu daha görülmemiş.

Aklımdan globalleşmeden başka birşey geçmiyor mu? Tabi ki, komploları seven bir ülkeden gelen biri olarak, mutlaka benim aklımdan da bir komplo geçmesi lazım. Bugün ki modaya ayak uydurmak için Türkleri batılaşmış olarak gösteren “Yemekteyiz” proğramını bir komplo parçası olarak görüp “bu AKP’in gizli ajandası” olduğunu diyebilirim. Ne kadar inandırıcı olur bilemem ama hep kendilerini sosyete olarak tanıtan fakat pratikte Avrupa kültürünü benimsemiş olan vatandaşlarımızı seçen bu proğram formatına başka ne diyebilirim?

Açık Toplum Enstitüsü (ATE) ve İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nin “Türkiye’de farklı olmak” araştırmasının sonuçları Türkiye’nin dincileştiğini gösterirken böyle bir komplo sonuca varmak tuhaf olmaması lazım.* Çünkü araştırmadaki örneklere bunu ilave ederek bu durumları hatırlayabilir miyiz? TV8’te “hangi partiye oy vereceksiniz” sorusuna cevap veren vatandaşımız çok güzel bir cevap vermiştir “AKP, diğer partilerin hepsi dinsiz!”. Türkiye’de dindarlık ile hiç bir sorunu olmayan birisi olarak dinciliği ve özellikle siyaset, sivil toplum dernekler ve bilim kurumlarda AKP iktidarında daha yaygın olan dinciliği kınıyorum. AKP ve “Yemekteyiz” proğramı arasında bağlantı var mı yok mu, onu ancak komploları seven Türkler bulabilir.



Armand Sağ

16 ocak 2009

© Armand Sağ 2009

* http://www.ntvmsnbc.com/news/469558.asp

Copyright ElaDesign (disclaimer)